21 Nisan 2012 Cumartesi

Ruh Dinlendirme Seansı

Uzun zamandır hususi olarak oturup müzik dinlemiyordum. Yolda izde kulağıma şarkılar çalınıyor tabi, bütün son çıkan şarkıları hatta gıcık olduğum şarkıcıların şarkılarını bile içimden tekrar ederken buluyorum kendimi . Bundan bahsetmiyorum. Kendi seçtiğim şarkıları, keyif alarak ve şarkıların hatırlatıcı etkisiyle anılara dalıp giderek dinlemekten bahsediyorum. 

Normalde cuma akşamları haftanın yorgunluğunu üzerimde hisseder, erken yatardım. Bu sefer tatilin tadını çıkarmaya cuma akşamından başladım. Keçelerimi de masaya yayıp, ufak tefek çalışmalar yapıp, müzik dinliyorum. 


Müzik konusunda ortaya bi karışık yaptım. Emel Sayın, Ajda Pekkan ile başladım, Barış Manço, Murat Göğebakan ve ismini hiç bilmediğim 60'lı 70'li yılların şarkıcılarının dillere pelesenk olan şarkılarını dinledim. Şimdi Ferhat Göçer dinliyorum. Bir ara Hayko Cepkin bile dinledim. Endişeye mahal yok.:) "Demedim mi" isimli ilahiyi yorumlamıştı ya onu dinledim. Yoksa onun çığlıklar içerisindeki müzik yorumu hiç bana göre değil. 

Araya da entstrümantal müzikler de atıyorum. Sabaha zombi gibi uyanacağım ama bu akşam tam kafa dinleme modundayım, keyfini çıkarıyorum.

İlk kez farkediyorum. İnsan müzik dinlerken, bi de şarkılara eşlik ederken yazı yazmakta çok zorluk çekermiş. Ya da ben bu konuda çok yeteneksizim. 10 harf yazıyorsam 5'ini siliyorum. Gerçi sabahtır elim klavyede, parmaklarıma fenalık gelmiş olabilir yazı yazmaktan:)

Fotoğraf 2 yıl önceki Emirgan gezintimizden. Ben lale mevsiminde elimden gediğince Emirgan havası almaya çalışıyorum. Bu yıl Emirgan'a gidemedik, laleleri Çamlıca tepesinde gördüm, bi de yol kenarlarında. Ama Emirgan'ın güzelliği bambaşka. Gitmeyenlere şiddetle tavsiye edilir. Önce kendime...

Gecenin bu saatinde hazırladığım postta oluşabilecek saçma ve devrik cümleler için kusura bakmayın. Son cümleyi toparlayabilmek için 3.5 dakika uğraştım. Artık uyumam lazım galiba...

1 yorum: